Çin ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki diplomatik ilişkilerin 50. yıl dönümü vesilesiyle Pekin’de bir araya gelen Avrupalı siyasetçiler ve ekonomistler, ikili ilişkilerin gelecek vizyonunu değerlendirdi. Zirvede, önümüzdeki yarım yüzyılı kapsayacak stratejik ortaklık modelleri ele alındı.
Üst düzey temaslarda, geçmiş 50 yılın değerlendirilmesinden ziyade, küresel yönetişim, ekonomik istikrar ve inovasyon odaklı iş birliği fırsatları üzerinde duruldu. Katılımcılar, değişen jeopolitik dengeler ışığında Çin ve Avrupa’nın çok kutuplu dünyada izlemesi gereken ortak stratejileri tartıştı.
Jeopolitik Dönüşüm ve İstikrar Arayışı
Toplantıda söz alan eski İtalya Başbakanı Romano Prodi, Çin’in uluslararası siyasetteki artan ağırlığının ve vazgeçilmez rolünün Avrupa tarafından kabul edilmesi gerektiğine işaret etti. İlişkilerin tarihsel sürecine atıfta bulunan Prodi, mevcut konjonktürün yeni bir yaklaşımı zorunlu kıldığını vurguladı.
Çin ve Avrupa hiçbir zaman düşman olmadılar ama hiçbir zaman kardeş de olmadılar. Ve tarihin, bizleri değişmeye zorladığı o an geldi.
Küresel ticaret dinamiklerine değinen eski Avusturya Şansölyesi Wolfgang Schüssel ise ABD kaynaklı gümrük vergisi politikalarının piyasalarda yarattığı belirsizliğe dikkat çekti. Schüssel, uluslararası barışın korunması ve ticari aksaklıkların giderilmesi noktasında Avrupa-Çin ortaklığının dengeleyici bir unsur olarak kritik sorumluluk taşıdığını belirtti.
Ekonomik Rekabet ve İnovasyon
Görüşmelerin ekonomi gündeminde, Çin pazarının yapısal dönüşümü masaya yatırıldı. Peter Jungen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Peter Jungen, Çin’in artık sadece bir tüketim merkezi olmadığını, teknoloji ve girişimcilik ihraç eden bir inovasyon ekonomisine dönüştüğünü ifade ederek iş dünyasına bu yeni yapıya odaklanma çağrısında bulundu.
Macaristan Merkez Bankası (Magyar Nemzeti Bank) Uluslararası Strateji ve İş Birliği Direktörü Iván Kovácsics de Avrupa’nın endüstriyel geleceğinin Asya pazarlarıyla entegrasyona endeksli olduğunu savundu. Kovácsics, Çin’in teknolojik altyapısının Avrupa’nın rekabet gücü için önem arz ettiğini kaydetti.
Avrupa’nın rekabet gücü, hızlı büyüyen Asya ekonomileriyle iş birliğine bağlı olacaktır.




