Ailesiyle İzmir Urla’ya yerleşen oyuncu Doğa Rutkay Kamal, haftanın üç günü çekimler için İstanbul’a geldiği yeni hayat düzenini ve komşularının isteklerini anlattı.
‘Güldür Güldür Show’ ekibinde yer alan Doğa Rutkay Kamal, eşi Kerimcan Kamal ve ikiz çocuklarıyla birlikte Bebek Parkı’nda görüntülendi. Bir süredir yaşamını İzmir’in Urla ilçesinde sürdüren oyuncu, iş ve aile dengesini nasıl kurduğunu paylaştı.
Haftanın belirli günlerinde İstanbul’a geldiğini belirten Rutkay, “Çocukları dedelerine getiriyoruz, hem ailece zaman geçiriyoruz hem de işimizi sürdürüyoruz. Bugün de güzel havayı fırsat bilip kahvaltı yaptık, biraz da parka uğrayıp çocukları eğlendirdik. Yarın tekrar Urla’ya döneceğiz” dedi.
Doğa İçinde Yaşam Tercihi
İstanbul’dan ayrılma sürecinin çocuklar okula başlamadan önce planlandığını belirten ünlü isim, radikal kararın gerekçesini şu sözlerle ifade etti:
“Burayı 2021’de almıştık, inşaat süresi vardı. Zatan Alçatı’da Kerimcan’la çok zamanımız geçti. Ege’yi de çok seviyorduk. Bir şekilde insan bağlanıyor buraya. Sonra evin tamamlanması çocukların okul döneminin başlamasına denk geldi. İstanbul’da herhangi bir okula alışmadan acaba ‘Doğada, hayvanların, çiçeklerin olduğu bir yerde mi yaşasak?’ dedik ve geldik.”
Eşi Kerimcan Kamal’ın ilk başta tereddüt ettiğini söyleyen Rutkay, “Kerimcan’ı ikna etmem uzun sürdü. ‘Bir deneyelim’ falan derken 8-9 ay oldu buraya yerleşeli. Kerimcan’a bazen ‘İstanbul’da olmak ister misin?’ diye soruyorum o da ‘Yok, yok çok alıştım’ diyor” şeklinde konuştu.
“Urla’mızı Tanıtma Diyorlar”
Çocuklarının eğitimi ve yerel halkla ilişkilerine de değinen oyuncu, Urla sakinlerinin bölgenin popülerleşmesinden endişe duyduğunu belirtti.
Rutkay, komşularıyla yaşadığı diyalogları şöyle aktardı:
“Çocuklar da Urla’da okula başladı. Buradaki okullar, butik, mesafeler kısa, trafik derdin yok. Her taraf doğa, deniz, hayvan… Sebze meyvemizi gidip buradaki çiftçilerden alıyoruz. Çocuklarımız beş yaşında, farklı şeyler yaşasın istedik.”
“Uyandığımda kendimi burada çok iyi hissediyorum. O endişeler az. İnsanlar kibar, herkes birbirine yardım ediyor, incirimiz, kestanemiz gelir. Çok da anlatmak istemiyorum. Burada yaşayanlar da bana ‘Ne olur buranın reklamını yapmayın, ne olur Urla’mızı tanıtmayın’ diyor. Ben de onlara ‘Buraya saygı duyarak geldim, tanınmış kişi şımarıklığı ile gelmedim, sizden olmak için geldim, bana izin verin’ dedim ve o kapılar açıldı.”
