Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın 8. dönem toplu sözleşme sürecine ilişkin açıklamaları, kamu görevlileri ve emeklilerin ekonomik durumu üzerinde yoğunlaşıyor. Uzlaşı arayışının kamu işvereni tarafından sürdürülmediğini belirten Yalçın, hakem süreci olasılığını ve hükümetin inisiyatifini vurguluyor.
24 Temmuz’dan itibaren süreci yakından izleyen sendikalar, zam teklifinin hakem kuruluna götürülmesi kararını hatırlatarak, sürecin adalet ve denge çerçevesinde yürütülmesini talep ediyor. Aşağıda Yalçın’ın basın toplantısında yaptığı açıklamalardan bazı başlıklar halinde öne çıkan ifadeler yer alıyor.
Uzlaşmanın sağlanması gereken yer Toplu Sözleşme masasıdır
Memur-Sen olarak tekliflerimizi sunduğumuz 24 Temmuz’dan bu yana kamu görevlilerinin birikmiş sorunlarını çözmek, adaleti ve hakkaniyeti sağlamanın, çarpık ücret skalasını düzeltmenin kısacası anlaşıp, uzlaşmanın sağlanması gereken yerin Toplu Sözleşme masası olduğunu ısrarla ifade ettik.
Kamu işvereninin tutumu ve tekliflerin içeriği
Ancak kamu işveren heyeti, memurun sesine kulağını, emeklinin mağduriyetine de gözünü kapatmıştır. Sendika yasamızın olumsuzluklarını, süremizin darlığını ve çözüm bekleyen konuların çokluğunu sürekli tekrarlamamıza rağmen, teklif diye açıklanan rakamlarda ne adalet ne de denge vardı. Dertlerimize deva olmayan, sorunları çözmek bir tarafa memurun umudunu daha da kıran bütün teklifleri reddettik, yok saydık ve kabul etmedik.
Güçlü bir mücadele ve geri adım atılmaması
Hiç kimse, sebebi olmadığımız sorunların sahibi olmamızı bizden bekleyemez. Onun için bu tekliflerin altına imzamızı atmadık. Her yönüyle samimi, kararlı ve şeffaf bir mücadele yürüttük. Emeğin hakkını savunma noktasında önemli bir irade ortaya koyduk. Yasanın bize tanıdığı süre içerisinde tüm sınırları zorladık. Örgütlü gücümüzü eylemliliğimize dönüştürdük, hakkımızı almak için meşru olan her yolu denedik. Seksen bir ilde basın açıklamaları, Çalışma Bakanlığı önünde açıklama, on bir sendikamızın her birinin Ankara’da farklı noktalarda açıklamaları ve eylemleri, sosyal medya gündemini altı gün boyunca ilk sırada tutarak bu konuda kamuoyunun gündemini belirledik. Yüz binlerce kamu görevlisinin katılımıyla, başta ulaşım hizmetleri olmak üzere bütün sektörlerde Türkiye genelinde iş bıraktık, hayatı durdurduk.
Memur ve emeklilerin hayatını durdurmanın arkasında duran gerekçeler
Memur, emekli hayat bulsun diye hayatı durdurduğumuzu bütün Türkiye biliyor ve milletimiz bize destek verdi. Ankara’da sıcağın altında yirmi beş bin emekçinin coşkulu katılımıyla sendika tarihinin en büyük mitingini gerçekleştirdik. Ardından Maliye Bakanlığı’na yürüdük, “Hak, emek, adalet” diyerek bir kez de Maliye Bakanlığı önünden haykırdık.
Uzlaşının sağlanması için çaba ve sürecin mevcut durumu
Kamu görevlilerinin haklı taleplerini çözmeye yönelik bütün girişimlerimiz, ortaya koyduğumuz irade ve milyonların itirazı kamu işvereni tarafından görmezden gelinmiştir. İlk oturumu 28 Temmuz’da iyi niyetle başlayan süreç, tekliflerimizin sunulmasından bugüne, yirmi sekizinci gününde uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Biz, pazarlığın sürmesi ve uzlaşının sağlanması için elimizden geleni yaptık.
Hakem süreci ve hükümetin rolü
Önümüzde hakem süreci var. Hakeme ne bizim ne de kamu görevlilerinin zerre miktar inancı da güvenci de yoktur. Çünkü geçmişte hakemlik edenlerin hakkaniyetten uzak tutumları, adil olmayan kararları, olmayan iradeleri; hakemi, kamu görevlileri hakem kurulu olmaktan çıkarıp kamu işvereni hakemi haline getirmiştir. Bizim için atılacak yeni bir adım kalmadı. 7 milyona yakın kitleyi, memuru, emekliyi bu anlamda bu noktaya sıkıştırmak doğru değil. Yapılabilecek bir şey varsa inisiyatif hükümettedir. Hâlâ 3 gün var. Memurun beklentileri karşılansın, umutsuzluk umuda dönüşsün. Ortaya çıkan duruma ne rızamız ne de tahammülümüz var. Mücadelemiz de itirazımız da devam edecektir.